VELİ AYAR

 

   Tebbettilerin Veli Hoca…Altmış dokuz yaşında…On dört sene öğretmenlik yaptı…Otuz beş yıldır da, marangozluk ve kerestecilik yapıyor.

   Veli Ayar; uzun boylu, geniş omuzlu, yuvarlak yüzlü, bıyıklı, gözlüklü birisi…Zamanında tarak geçmeyen saçlarının yerinde şimdi yeller esmektedir…Yıllardır çalışmanın verdiği zorluklardan dolayı, ayağında rahatsızlık oluşmuş olup; yürürken biraz zorlanarak yürür. Girişimci bir ruha sahiptir. Aile şirketi, teknolojide en iyi noktada olduğu halde; daha da geliştirmek için bütün gayretiyle çalışır.

   HAYATINIZI ANLATIR MISINIZ?

   1946 yılında Bolvadin’in Şazi Mahallesi’nde dünyaya gelmişim. Babamın adı Mustafa Kemal…Babam, züccaciye-bakkaliye ve marangozluk sanatlarıyla uğraşmıştır. Üç oğlan, iki kız olmak üzere beş kardeşiz. Kardeşlerimin en büyüğü benim… Benim küçüğüm Ahmet, babamızın mesleğini yaparken 1990 yılında trafik kazasında vefat etti. En küçük erkek kardeşim Muhterem’le ise, aynı işi yapıyoruz. İlkokulu Savaş ilkokulu’nda okuduktan sonra, ortaokulu ve liseyi de Bolvadin’de bitirdim. Başarılı bir öğrenciydim. Liseyi bitirdikten sonra, Öğretmen lisesi fark derslerini vererek öğretmen oldum. Okul haricinde tatillerde marangozhanemizde babama yardım ettim.

   BABANIZDAN BAHSEDER MİSİNİZ?

   Babam; kendi halinde, yumuşak başlı, harama-helale dikkat eden, çalışkan ve gayretli birisiydi. Dedem Ahmet Ayar’la birlikte Demirciler İçi’nde bulunan, bugünün  mağazası diyebileceğimiz dükkanlarında, züccaciye-bakkaliye işleriyle uğraşmıştır. Marangozluk sanatına yatkınlığı sebebiyle, züccaciye eşyası gelen sandıkları bozup; asker bavulu, okul çantası yapıyor. Askere gitmeden önce babası vefat ediyor. Sonra Aynacılar’ın marangozhaneye çalışmaya giriyor. Askere kadar orada sanatını geliştiriyor. Askerden geldikten bir müddet sonra Demiciler İçi’nde kendi dükkanını açtı. Maddi imkansızlıklar dolayısıyla plânya ve daire testere kasalarını ahşaptan kendi yaptı. Daha sonra kendi evimizin altına dükkanını açtı.

   BABANIZLA İLGİLİ BİR HATIRANIZ VAR MI?

   Sıcak bir yaz günü idi. 14-15 yaşlarında idim. Dükkanda işlerimiz yoğundu. Babam akşamleyin eve giderken yaptığımız pencereleri zımpara ile temizlememi söyledi. Ben temizleme yaparken, pencere kanadını yere düşürmem sonucu kenarı çatladı. Babam kızar, diye çatlayan kısmı tutkalla yapıştırıp zımpara ettim; kanat eski haline döndü. Ertesi gün babam kontrol ederken tamir ettiğim yeri gördü ve bana çok kızdı. “Oğlum, insanları aldatan bizden değildir. Bu yaptığın çok yanlış. Ben sana haram yedirmedim, Bunu nasıl yaparsın?” dedi ve o kanadı yeniden yaptı. Hayatta hep dürüst olmam yönünden bu bana bir ders oldu.

   Birgün gene çalışırken babama: “Baba, akranların köşeyi döndü, biz hâlâ günazıklı çalışıyoruz, bunun sebebi ne?” dediğimde: “Hileli yapılan bina birgün yıkılmaya mahkumdur. Her şeyin sonuna bakacaksın, ben vallahi bilerek kursağınıza haram lokma koymadım. Ömrüm olursa bunun semeresini görürüm. Ben göremezsem siz görürsünüz.” dedi. O gün için dediklerinden bir şey anlamadım fakat, zamanla babamın haklılığı ortaya çıktı. Biz de onun yolundan giderek, dürüstlüğümüzün semeresini görmekteyiz.

   NERELERDE ÖĞRETMENLİK YAPTINIZ?

   Öğretmenlik peygamber mesleğidir. Hayatta en kutsal mesleklerden birisidir. Minik yavruları eğitmek; onları bilgiyle donatmak en büyük zevklerden birisidir. Toplam on dört yıl; Ortakarabağ’da, Emirdağı Davulga Köyü’nde, ve Bolvadin Savaş Okulu’nda  öğretmenlik yaptım. Öğretmenliğe başlayınca evlendim. Üçü kız, beş çocuğum; on üç torunum var. Oğullarım Ali ve Kemal aile şirketimizde çalışmaktadırlar. Oğullarımla birlik ve beraberlik içerisinde çalışmaktayız.

   ÖĞRETMENLİĞİ NİÇİN BIRAKTINIZ?

   Kardeşlerim Ahmet ve Muhterem evimizin altındaki dükkanda birlikte çalışıyorlardı. İşleri yoğundu. Kardeşim Muhterem’in askere gitmesiyle birlikte kardeşim Ahmet yalnız kalınca zorlandı. Ticarete karşı çocukluktan ilgim olduğundan dolayı, en sevdiğim öğretmenliği bıraktım ve kardeşimle beraber çalışmaya başladım. 1972’de babamın vefatından sonra, Eski Sanayi’de işyeri açarak marangozluk icraatını orada yürütmeye başladık. O gün için çok ev yapılıyordu. Bolvadin ve çevresinin işlerinin çoğunluğunu biz yapıyorduk.

   KERESTECİLİĞE NASIL DÖNDÜNÜZ?

   Marangozluk yaparken, aldığımız keresteleri işlerken % 30 fire veriyordu. Bunun önüne geçmek için ne yapalım, diye düşünürken tomrukları biçmeye yarayan hızar makinesi almaya karar verdik. Makineyi aldıktan sonra kendi kerestemizi kendimiz yaparken, diğer marangozlardan da kereste talepleri gelmeye başladı. Böylece marangozluğu bırakıp keresteciliğe başladık.

   1978’de henüz çevre yolu yokken, Çobanlar yolu üzerinde kereste atölyesi açtık. Burada çalışmalarımıza devam ederken, 1986 yılında bulunduğumuz atölyenin üzerinden çevre yolu geçince bizim atölye yola gitti. Daha sonra şimdiki çevre yolu üzerinde bulunan 5 bin metrekarelik yeni tesisimizi kurup, burada çalışmaya başladık.

   TESİSLERİNİZDE NE TÜR AĞAÇLAR İŞLİYORSUNUZ?

   Bolvadin kereste işleme tesisleri yönünden çok gelişmiştir. Bolvadin’de bulunan tesisler Afyon ili dahil, çevresinde bulunan tesislerin en gelişmişleridir. Diğer illere göre de bu böyledir. Sebebi ise, Afyon’un, ülkemizin güneyden kuzeye kadar bütün bölgelerin ortasında yer alması ve ağaçlık bölgelere aynı mesafede olmasındandır. Akdeniz’den gelen kızıl çamı işleyip Karadeniz’e göndeririz. Karadeniz’de yetişen sarı ve kara çamı işleyip Akdeniz Bölgesi’ne göndeririz. Kızıl çam, taban tahtası ve lambiri olarak kullanılır. Sarı ve kara çam ise kapı pencere yapımında ve mobilyada kullanılır.

   TOMRUKLARI NEREDEN ALIYORSUNUZ?

   Orman bölgesindeki yaşlanmış ağaçlar, devlet tarafından kesilip istif edilerek toplu halde yığılır ve numara verilir. Sonra ihaleye çıkarılır. Artırma yoluyla ihale kimde kalırsa o alır. Karadeniz’den; Kastamonu, Sinop ve ilçelerinden alırız. İç Anadolu ve Akdeniz’den ise: Isparta, Eğirdir, Akseki, Manavgat ve Antalya bölgesinden getiririz.

   KERESTECİLİKTE TEKNOLOJİYE AYAK UYDURUYOR MUSUNUZ?

   Bolvadinli keresteciler olarak bizim en büyük özelliğimiz teknolojiye ayak uydurmamızdır. Bizim tesislerimiz Afyon dâhil, çevre illerde dahi bulunmamaktadır. On üç sene önce “emprenye” dediğimiz tesisi kurduk. Emprenye; çeşitli yöntemlerle, ağacın bünyesine değişik kimyasal maddelerin emdirilmesi demektir. Bu işlem, ağacı; mantar, böcek, kurt gibi zararlılardan korur ve ahşabın ömrünü on kat arttırır. Ayrıca kereste kurutma fırınlarımızda keresteleri “ısı işlem”den geçirerek keresteyi kuruturuz.

   Bolvadin’de keresteciliği ilk başlatan Aynacılar’dır. Bizim şu anda 25 çalışanımız var. Emelimiz, Bolvadin’imizi çevreye tanıtmak ve tesislerimizde daha çok kişiye ekmek kapısı açmaktır.