ABDULLAH TELLİOĞLU

 

 

   Tellilerin Berber Abdullah…Altmış altı yaşında bir delikanlı…Berberlerin pîri…Ondan daha yaşlı; çalışan veya yaşayan başka berber yok...Çocukluk yıllarında bisküvi fabrikasında çalışmış. Tam elli senedir de berberlik yapıyor… En çok dükkan değiştirenlerdendir. Her girdiği dükkanın yıkılması sonucu bu ünvanı almıştır. Bir ara Eskişehir’de de çalışarak mesleğindeki ustalığını geliştirmiştir. Berberliğinin yanı sıra, Bolvadin Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak dersler de vermiştir. Ayrıca, Esnaf Sanatkarlar Odası başkanlığı yapmıştır.

   Abdullah Tellioğlu; uzuna yakın boyu olan, elmacık kemikleri çıkık, ince ve zayıf görünüşlü, saç ve bıyıklarının bir kısmına ak düşmüş birisi… Gözlüğünün üstünden bakarak tıraş eder. Kendisiyle ve toplumla barışık; neşeli, şenşakrak, cana yakın özelliklere sahiptir. Gelen müşteriler hem tıraşını olurlar; hem de stresini atar giderler. Fanatik Beşiktaş taraftarıdır. Beşiktaş yıkıldığı zaman, eş-dost takılmasınlar diye bazen dükkanını açmaz. İki sefer umre haccı yapmıştır. İkisi hafız, yedi torunu vardır.

   HAYATINIZI ANLATIR MISINIZ?

   1949 yılında Bolvadin’in Alaca Mahallesi’nde dünyaya gelmişim. Babamın adı Sıtkı…Şoförlük ve taksicilik yaptı. Dört kız, üç oğlan; yedi kardeşiz. Benim küçüğüm İsmail, vergi dairesinde memur…Mustafa ise, astsubay emeklisi.

   İlkokulu Savaş İlkokulu’nda bitirdikten sonra, ortaokula devam edip; ikinci sınıftan futbol aşkı yüzünden ayrıldım. İlkokula giderken tatillerde Telliler’in bisküvi fabrikasında çalıştım. 14 yaşıma gelince, Eski Kasap Aralığı’nda berberlik yapan İhsan Kayacan’ın yanına çırak olarak girdim. Burada berberliği öğrenip; büyük şehirde işyeri açma amacım vardı. Burada kendimi yetiştirdikten sonra Eskişehir’e gidip; ayakkabıcı Köttehalil’in aracılığıyla, Berber Ahmet Palas’ın yanına kalfa olarak girdim. Öğleye kadar bunun yanında; öğleden sonra da bayan kuaföründe çalıştım. Amacım ikisini de öğrenmekti. Burada iki sene çalıştıktan sonra, babamın gurbete rıza olmamasından dolayı Bolvadin’e gelip; Berber Gazi Sağlamer’in yanında askerlik vaktime kadar çalıştım.

   ASKERDE BERBER MİYDİNİZ?

   Benden önceki dönemdekiler 24 ay yaparken, bizim dönem 21 ay yaptı. Jandarma olarak önce Bilecik’e, oradan İzmit’e, oradan Çanakkale İmroz Adası’na, oradan Bolu’ya, oradan da Ankara’ya gelerek; askerliğimi tamamladım. Berberlik mesleğimi, en son geldiğim Ankara’da yapabildim.

   İLK DÜKKANINIZI NE ZAMAN AÇTINIZ?

   Askerden gelince evlendim. İki oğlum iki kızım var. Oğullarımdan Murat Sıtkı, Bolvadin Milli Eğitim Müdürlüğünde şef memur olarak çalışıyor. Mustafa Nail ise, Eskişehir Bor İşletmelerinde memur olarak çalışıyor.

   Çarşı Camii’nin giriş kapısının karşısında sıra dükkanlar vardı. 1971

‘de orada mülkü bize ait olan dükkanımızda ilk işyerini açtım. Yanımızda Apıcık ve Muammer Koca vardı. Burada bir seneye yakın çalıştıktan sonra, belediye bu dükkanları yıkınca; İmaret Camii önündeki baraka dükkanlara taşındım. Orada da biraz çalıştım fakat Vakıflar İdaresi “Camiyi kapatıyor.” diye burayı yıkınca, Sümerbank yanındaki barakalara taşındım. Oradaki barakalar da kaldırılınca, şimdiki vergi dairesinin olduğu yerdeki barakalara taşındım. Vergi dairesi yapılması için buradaki barakalar da yıkıldı. Ben de en sonunda çınar aralığında kendi yerimiz olan dükkana taşındım ve artık taşınmaktan kurtuldum.    

   ESKİ BERBERLERDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

   Berberlerin pîri, Hazreti Peygamber’in berberi olan Selmân-i Pâk hazretleridir. Biz onun yolundayız. Eski berberlerin görevleri bugüne göre daha fazlaydı. Berber Musa GÜLEÇ diş de çekerdi. Bazı berberler sülük vurur ve satarlardı. Bazıları iğne de vururlardı. Hatta sünnet yapanlar bile vardı. Eski berberler olarak: Abdil Temiz, Cafer Ünal, Abdil Karagüven, Orhan Enes, Abdurrahman Kozanoğlu, Şerafet Karagüven, Abdullah Balta, İhsan Emre, Eşref Koca, Abdullah Kocaali vardı. Eskiden fazla saç uzatan yoktu. Çocuklar olsun, yaşlılar olsun, saçlarını hep makine ile kısa kestirirlerdi. Yaşlılar genellikle usturaya vurdururlardı. Bugüne kadar en az 15 berber yetiştirdim. İki binden fazla da damat traşı yaptım.

   SAĞLIK AÇISINDAN BERBERLİĞİN ÖNEMİ NEDİR?

   Berberlik mesleği, sağlık açısından en dikkat edilecek meslektir. Devamlı müşteriyle yakın temas halindesin. Temiz ve sağlıklı olmak durumundasın. Yıllık genel sağlık kontrolü yaptırma zorunluluğumuz var. Ben müşterim rahatsız olmasın diye, yıllardır soğan-sarımsak yiyemiyorum. Yaz günleri günlük gömlek değiştiriyorum. El-tırnak temizliğime dikkat ediyorum. Mikrop öldürücü makine aldım, malzemeleri onun içinde muhafaza ediyorum. Bir müşteriye kullandığım jileti, ikinci bir müşteriye kullanmam.

   ESKİ BERBERLER NASILDI?

   Eski berberlerin işi bugüne göre daha zordu. Usturalar, biley taşında haftada bir kere bilenirdi. Ayrıca her tıraştan önce kayışa sürülüp keskinletilirdi. Tıraş sonrası, mikrop varsa ölsün diye, ispirto içinde bekletilirdi. Kanayan yere kantaşı sürülürdü. Kalfalık yıllarımda Bolvadin’de kel çoktu. Kellik, saç ve deride oluşan bulaşıcı bir mantar hastalığıdır. Eskiden temizlik yeteri derecede yoktu. Saçların dibinde kirden dolayı mikrop oluşur; o da o bölgedeki saçları dökerdi. Uzun tedavi sonucu saçlar geri çıkardı. Bu gün için imkanlar iyileştiği için kellik tarihe karıştı.

   Ayrıca bit de çoktu. Bazılarının saçını makine ile keserken, makinenin önü kan ve bit olurdu. Fakirlik, imkansızlıklar, kişileri bu durumlara getiriyordu. Şimdi bir tane bulsam, kavanozun içine koyup herkese göstereceğim.

   MESLEĞİNİZİNZORLUKLARI NELERDİR?

   Bolvadin’deki esnaf gurublarından en uzun yaşayanlar terzilerdir. En kısa yaşayanlar ise berberlerdir. Şu anda yaşım daha altmış dört olduğu halde, devamlı bu mesleği yapıp da yaşayan başka berber yok…Bu da bizim mesleğin ne derece zor olduğunu göstermektedir. Devamlı ayakta olduğumuzdan dolayı, bacaklarımızda varis oluşur. Bel ağrısı problemlerimiz olur. Memur ve öğrenciyi düşündüğümüz için cumartesi ve pazar günü de çalışma durumumuz vardır.

   Bugüne kadar dürüst çalıştım, helalinden kazandım. Kişi kendini ya rahmetle yadettirir ya da lânetle…İnşallah rahmetle yadedilenlerden olurum.