Kadir TIĞLI

 

   Elektrikçi Tığlı Gadir…Bolvadin Belediyesinde çalıştıktan sonra emekli olup yaşayan, en yaşlı kişi…Doksan bir yaşında…Bütün motor tamirlerinden anlayan büyük bir usta…Bolvadin Belediyesi’nin ilk elektrik fen memuru…Bolvadin’e ilk elektriğin gelişine şahit oldu…Elektrik üretiminde ve dağıtımında büyük emekleri geçti. Yemenicilik, araba tamirciliği, soğuk demircilik ve elektrikcilik yaptı. Otuz beş senedir emekli olarak hayatını devam ettiriyor.

   Kadir Tığlı, normal boyda iken yaşlılıktan dolayı daha kısa görünen; kalın camlı gözlükleri olan; saçı ve sakalı kısa olan birisi…Yaşına rağmen hafızası çok kuvvetlidir. Yerinde ve usulüne uygun konuşan hoşsohbet birisi…Rahatsızlığından dolayı, on beş senedir dışarıya çıkamıyor. Çocukları, damatları gereken hizmetini en iyi şekilde yapıyorlar.  

   HAYATINIZI ANLATIR MISINIZ?

   1924 yılında Bolvadin’in Bekirağa Mahallesi’nde dünyaya gelmişim. Üçü erkek, ikisi kız; beş kardeşiz…Erkek kardeşlerim genç yaşta vefat ettiler. Babamın adı İbrahim…Gıllakların Han’da yemenici dükkanımız vardı. İlkokulu Mihrak-i Zafer İlkokulu’nda (Kaymas İlkokulu) okudum. İlkokulu bitirdikten sonra babamla birlikte yemeni dikmeye başladık. Gıllakların Han’da sıra halinde yemeniciler vardı. O gün için tahminen70 kadar yemenici vardı. Bunlar; kundura, yemeni, çarık, çocuk papbası, terlik, pullu mes, cayırdaklı ayakkabı dikerlerdi. Askerlik vaktime kadar ben de bunların hepsinden diktim.

   ASKERLİĞİNİZİ NEREDE YAPTINIZ?

   Ben gençken, devlet askere almak için yirmi yaşını beklemezdi. İhtiyaç varsa daha küçük yaşlarda da askere alırdı. Benimki de öyle oldu. On sekiz yaşında asker oldum ve dört sene askerlik yaptım. İzmir Gaziemir’de acemi birliğime başladım fakat dağıtımda, “Sana ihtiyacımız var.” diye beni göndermediler. Oradan teskeremi aldım. Askerde depo çavuşluğunun yanı sıra kademede de çalıştım. Araba, elektrik ve motor tamiratlarını orada öğrendim. Asker dönüşü bu öğrendiklerimi memleketimizde uyguladım.

   ASKERLİK DÖNÜŞÜ NE YAPTINIZ?

   Askerden gelince Buğday Pazarı civarında tamirci dükkanı açtım. Daha sonra evlendim; üç kız, iki oğlan beş çocuğum var. Büyük oğlum Mustafa, Alkaloid Fabrikası’nda memur idi emekli oldu. Küçük oğlum Selim ise, Afyon’da askerî fabrikada memur olarak çalışıyor. Birkaç değişik yerde farklı branşlarda dükkanım oldu. Elektrikçilik yaptım, Soğuk demircilik yaptım, araba tamiri yaptım. Ekmekçilerin Hacı Ahmet ÖZAYDIN’la da ortak tamirci dükkanı işlettik. Bu şekilde on beş seneden fazla çalıştıktan sonra belediyeye elektrik fen memuru olarak girdim.

   BOLVADİN’E ELEKTRİK NE ZAMAN GELDİ?

   Gençlik yıllarımda Bolvadin’de elektrik yoktu. Herkes kandilde gazyağı yakardı. Gazyağı bulamayan, yanık yağ veya haşgeş yağı yakardı. Şimdiki gibi petrol ofisleri yoktu. Gazyağılar tenekelerle gelirdi. Herkesin gazyağı şişesi olurdu. Onunla gazyağını alır; kandiline koyarlardı. Gaz bitmesin diye gece kandil az yakılıp söndürülür; erkenden yatılırdı. Mahallelerdeki sokak aydınlatmaları ise fener içerisindeki kandillerle olurdu. Belediye tarafından görevlendirilmiş kişi, hava karardığı zaman direklerin tepesinde olan fenerleri yakar; gece geç vakitte geri söndürürdü. Bazılar da “löküs” dediğimiz daha parlak ışık veren gaz lambaları kullanırlardı.

   1938 yılında belediye başkanı Hakkı Köksoy idi. Bahar ayları idi. Halk arasında: “Ceryan gelecekmiş.” diye söylenti yayıldı. Halk bunu merakla bekliyordu. Pek çok kişi nasıl bir şey olduğunu bilmiyordu. Şimdiki “TEDAŞ” binasının olduğu yere, elektrik üretmek için santral ve yanına da motorları soğutmak için havuz yapıldı. Motorlar getirildi.

   HEMEN CEREYAN VERİLDİ Mİ?

   Motorlar Alman malı idi. Motorları kurmada ve sokak elektrik direklerini dikmede, Alman mühendis ve işçiler çalıştı. Direk dikerken: “Vira vira beraber!” diye bağırırlar; halk da bunlara yardım ederdi. Daha sonra bütün ana caddelere ağaç direkler dikildi. Çarşıdan itibaren, eski Kaymakamlık evinin olduğu caddenin elektrik hattını ben döşedim. Elektrik direkleri önce ağaçken, sonra belediye tarafından demir getittirilip demir direklerle yenilendi. Bu direkler zamanla beton direklerle değiştirildi. Elektrik üretecek olan motorlar, kömürle çalışan buharlı makineler iken; daha sonra dizelle çalışan makinelerle değiştirildi.

   İLK ÖNCE KİMLER ALDI?

   Önce resmi dairelere ve sokak lambalarına elektrik verildi. Daha sonra çarşı esnafına ve evlere verildi. Akşam 7’den gece 11’e kadar cereyan veriliyordu. Daha sonra 25 eve elektrik verildi. Elektrik bağlamadan önce kişinin mâli durumuna bakıp elektrik ruhsatı veriyorlardı. Borcunu ödeyemeyecek kişiye bağlamıyorlardı. Herkesin elektrik alması neredeyse 15-20 seneyi buldu. Bu yıllar içerisinde evlerin elektrik tesisatlarının çoğunu ben döşedim.

   Yeşil Melek Türbesi’nin yanında Fırıncı Dudu vardı. Bir de Münevver adında kızı vardı. Onun evinin elektrik hattını döşedikten sonra, elektrik bağlamak için direğe çıkacakken Münevver: “Aman sen bilirsin çıkma! Ceryan falan çarpar düşersin!” diye feryat etti. Ben onu teskin edip direğe çıkınca yere oturdu, görmiyeyim diye çarı başının üstüne çadır gibi örttü, bekledi. Ben inince ona: “Hadi, düğmeyi çevir .” dedim. O zaman elektrik düğmeleri çevirmeli idi. Korka korka yerinden kalktı, düğmeyi heyacanla çevirdi, evinin lambası yanınca çok sevindi. Lambayı açtı açtı örttü. Sonra bin duanın belini büktü.

   BELEDİYEYE NE ZAMAN GİRDİNİZ?

   Belediyeye elektrik fen memuru olarak girmeden once, geçiçi işçi olarak ara ara belediyede elektrik ve motor tamirlerinde çalıştım. Daha sonra belediyenin açtığı imtihana girince: “Seni imtihan etmeye lüzüm yok, sen bu işin zaten uzmanısın .” dediler ve belediyeye aldılar. Görevim elektrik arızalarını takip etmek, evine elektrik alacakların ruhsatını onaylamaktı. Benimle birlikte elektrikte; Ahmet Toksoy, Osman Helva, İsmail Özdoğan, Azmi Tosun çalışırdı. Bütün köylerdeki dizelle çalışan un değirmenlerinin motorlarını ben kurdum. 1978’de emekli oldum. Emekli olduktan sonra belediyenin altına dükkan açıp; elektrik motoru tamiri işleriyle 10 sene çalıştıktan sonra kendimi emekli ettim. Felek neler yaptırdı bana… Çok şükür hiçbir kaza yapmadım. Elhamdülillah hepsinde de başarılı oldum.