KADİR ERŞAN

 

   Sucu Gadir...Seksen iki yaşında...Gençken yemenicilik, oto tamirciliği yaptı...Altmış yıldır da toprağa sondaj salıp su çıkarma ve sıhhi tesisatçılık işleri yapıyor. Bolvadin ve çevresinde artezyen kuyuları açtı. Pek çok evin su tesisatını o döşemiştir.

   Kadir Erşan; uzun boylu, tombul yuvarlak yüzlü, esmer tenli olup, kilosuyla bir pehlivan görüntüsü verir. Yaz-kış devamlı yelekli takım elbise giyer. Sakin ve sessiz görünüşlü olup; usul ve yavaş konuşur.

   HAYATINIZI ANLATIR MISINIZ?

   1933 yılında Bolvadin’in Hisar Mahallesi’nde dünyaya gelmişim. Babamın adı Şemmet (Şıh Mehmet)…Sucu idi. Toprağa artezyen kuyusu açar; su çıkarırdı. Üç oğlan, iki kız; beş kardeşiz. En büyükleri benim…Kardeşim Arif, Alkaloid Fabrikası’ndan emekli oldu. Diğer kardeşim Ramazan, Belediye Ekmek Fabrikası’ndan emekli oldu.

   İlkokulu Bahçe Okulu’nda ve İnönü Okulu’nda okudum. İlkokula giderken tatilleri Demirci Yusuf Akay’ın yanında çıraklık ettim. Daha sonra Yemenici Rıza Bodur’un yanında çalıştım. Tamirci Köprülü, Nazilli’de çalışıyordu, sonra gelip Bolvadin’e oto tamirhanesi açtı. İlkokulu bitirince onun yanına girip, birkaç sene orada çalıştım. Sonra babamla birlikte su çıkarma işinde çalışmaya başladık. Babam Eskişehir’de su işinde çalışırken; oradaki Almanlar’dan malzemeleri satın alıp gelmişti. El ve bilek gücüyle çalışıyorduk. Dükkanımız yoktu. At arabasına malzemeleri yükler; su çıkarmak isteyen kişinin arazisine gider; iki kişi burgu çevirir, boruları döşeyerek suya ulaşırdık. Tarla sahibi tulumba yoluyla suyu akıtırdı. Daha sonraları su motorları vasıtasıyla yerden su çekildi.

   AYNI İŞİ YAPAN BAŞKA KİMLER VARDI?

   Şehirde, yeraltı su tesisatı olmadığı için sucuya ihtiyaç yoktu. Bolvadin’de sadece biz ve Çeşmeci Laz Ali vardı. Su çıkarmaya Afyon’a, Sandıklı’ya, Sultandağı’na, Dinar’a giderdik. Sultandağı’nda İlk suyu çıkaran benim…Ziraatçi Abdurrahim Gümüş’ün bahçesinde çıkardım. Su motoruyla çektik. Herkes su kesilir, diye bekledi fakat o su hâlâ akıyor. Sonra Sultandağılılar’ın bahçelerine devamlı su çıkardım. Dinar’ın Haydarlı İlçesi’nin Okçular Köyü’nde su çıkardım. Orada yaşayan insanların çocukları olmuyormuş. Sebebi ise kullandıkları su kısırlık yapıyormuş. Bu yüzden köyden göç başlamış. Ben, orada başka bir bölgeden su çıkardım. Suyu tahlil ettiler ve sağlıklı buldular. Sonra herkesin çocuğu olmaya başlayınca, göç edenler geri döndü.

   ASKERDEN GELİNCE NE YAPTINIZ?

   Askerliğimi Manisa’da 24 ay, çavuş olarak yaptım. Askerde de beni sucu ettiler. Eğitim alanına 100 kurnalı çeşme yaptım. Askerden geldikten bir sene sonra babam vefat etti. Bütün işi ben devraldım. Dükkan açtım. Sondajın yanı sıra sıhhi tesisat yapmaya başladım. Evlendim, iki kız bir oğlan üç çocuğum oldu. Oğlum Mehmet, aynı işimizi devam ettiriyor. Ayrıca, kalorifer tesisatı, güneş enerjisi, bina mantolama işleri de yapıyor.

   1963’de Devlet Su İşleri’ne sondajcı olarak girdim. Adana’da iki yıl çalıştıktan sonra, ailem kalabalıktı, onları takip edebilmem için Bolvadin’e tekrar dönüp; Ekmekçi Durmuş’un dükkanın yanına dükkan açtım. Burada 27 sene çalıştıktan sonra, Hisar Mahallesi’ne giden yol üzerindeki altı dükkan, üstü iki katlı ev olan binayı satın alıp; burada çalışmaya başladım.

   EVLERE SU TESİSATI NE ZAMAN DÖŞENMEYE BAŞLANDI?

   Ben çocukken evlerde terkos suyu yoktu. Herkes su ihtiyacını testilerle, kovalarla sokak çeşmelerinden giderirdi. Hayvanı olan hayvanlarını sokak çeşmesine getirir; hatıldan sular, geri götürürdü. Kadın çocuğunun bezini, yaz-kış, hatıldan gelen suda yıkardı. Evinde esvap taşında kille yıkanan çamaşırlar, sokak çeşmesine gelir; durulanırdı. 1958 yılında Kemarkaya’dan borularla su getirilip; şimdiki Alptürk Entegre’nin karşısındaki depoya dolduruldu. Sokaklara tesisat döşenip, buradan evlere su verildi. 1960 yılından sonra millet evlerine su almaya başladı. Evler toprak bina olduğu için, sadece bir musluk bağlanıyordu. Betonarma evler yapılmaya başlayınca evin her tarafına su bağlandı.

   TOPRAĞIN ALTINDA SUYUN OLDUĞUNU NASIL BİLİYORSUNUZ?

   Önce dağlara bakarım. Dağın kuzey kısmına düşen bölgede su olma ihtimali fazladır ve diğer taraflara göre daha gürdür. Oraya sondaj salarım. Bir de su çıkaracağım tarlanın veya bahçenin yanlarında kovayla su çekilen çıkrıklı kuyu varsa oraya bakarım. Kuyunun suyu yüksekte ise, orada güzel su var demektir. Eskiden genellikle 3-5 metreden rahatlıkla su çıkarabiliyorduk. Yeraltı su kaynaklarımız kuruduğu için şimdi daha derinlerde su bulunabiliyor. Açtığımız kuyulardan genellikle yüzde 90’ında su çıktı.

   ÇOCUKLUĞUNUZ VE GENÇLİĞİNİZDEKİ BAYRAMLAR NASILDI?

   Eskiden bayramlar daha renkli ve neşeli geçerdi. Dini bayramlarda sülalenin büyüğünün evinde toplanılır, bayramlaşılır ve komşu evlere bayramlaşmaya gidilirdi. Hangi evden para, hangi evden şeker verileceğini bilirdik. Şimdi çocukları akrabalara bile zor gönderiyoruz. Milli bayramlarda hükümet binasının önüne, çınarın yanına ve buğday pazarına şenlik kemeri (tak) kurulurdu. Buğday pazarının olduğu yerde şenlik olurdu. İki kişi deve olur üzerine kilim örtülürdü. Bilhassa Cumhuriyet Bayramı’nda köylere gidilir, çocuklara şeker dağıtılırdı. Geceleri fener alayı olurdu.1940-45 yıllarında beş kişilik belediye bandosu vardı. Birisi Ağılönülü Yusuf idi. Askerde iken bando bölümünde müzik aleti çalmayı öğrenen kişiler bayramda çağrılır; halk şenlendirilirdi. Bacağın Hilmi, Salim Aynacı ve Salim Dede kılıç-kalkan oyunu ve mahalli oyunlar oynarlardı. İnsan o günleri hasretle arıyor.